1 Küçük Toplulukların Alternatif Alan Açma Denemesi Olarak K2

K2 Hakkında yazmak:

Virigina Woolf kendisinden kadın ve kurgusal yazım konusunda bir konuşma yapması istendiğinde bir kitap yazıyor: Kendine ait bir oda. Eğer diyor bir kadın yazmak istiyorsa önce kendisine bir oda sağlamalıdır.Aynı kitabın giriş kısmında şu düşüncelerini aktarıyor: “insan herhangi bir konuda şu veya bu şekilde gerçeği söyleyemez, ama kendisini böyle düşünmeye iten, bu duruma getiren şeyleri anlatabilir.” Ben de K2’nin dört yıllık geçmişi ve bireysel olarak deneyimlerimle “beni bu şekilde düşündüren beni buraya getiren şeyleri” aktarmaya çalışacağım.

Bu türden bir konumlandırma bağlam kurma hali “mit” leştirme ya da sınırlı kalma tehlikesi taşıyor. Zaman zaman da ütopikleşebiliyor. Ütopya ile kastettiğim; yazdıklarımın bir kısmının olasılıklar dahilinde geleceği ilgilendiriyor oluşu. Bu aynızamanda kendi tarihini yazma ve “kendi hikayesini anlatma” denemesi de olacak.

Ancak bakış noktamı ve kimin için anlattığımı da değiştirerek tarifleri çoğaltıp netleştirmeye çalışacağım: inisiyatiflerin ve otonomların önemliliği, farklı açılardan özellikle bulunulan koordinat ve kimliğe eklenen katman olarak coğrafyanın etkileri; farklı konseplere göre ele alındığında bu bölünerek çoğalıyor ve bazı spesifik lokal durumlar ve süreçlerle farklı meselelere ekleniyor; Diyarbakır kaynaklı güncel sanat üretim biçimi ve İzmir’deki üretimi birbiriyle kıyaslanması, merkezdışılık veya batı-dışı bir koordinatta çokuluslu sanat faaliyeti yürütmek gibi değişen ölçeklerle ve geriyebakışla bir değerlendirme denemesi.

K2 nin geçirdiği devingen süreçle bağlantılı olarak; merkez-cevre, lokal-global, uluslararası açılardan kimlik (sanatçı ve k2), uluslararasılık ve alternatif bilgi üretme alanı ilgilendiğim ana hattı oluşturuyor. Referanslarımızı nasıl oluşturduğumuz ve bunun sanat sistemindeki belirleyiciliği, bilginin üretimi dağılımı operasyonunun yarattığı güç ilişkileri ve bunun “ölü bölge” deki etkileri ve cevapları.

Sanatçı Inisiyatifleri, genel durum ve K2:

İnisiyatifler; yapısı gereği kendi alan tanımını yapmayı kendi üstlenenlerin fikir veya amaç birlikteliğiyle biraraya gelmiş kişilerin yürüttükleri aktif küçük ölçekli oluşumlar veya kollektiflerden oluşuyor. İstanbulda oldukça başarılı bir kollektif olan Oda Projesi, Bas, Altı aylık, Apartman, Nomad ya da şehre ciddi bir hareket kazandıran Pist gibi. İktidar olmayan kişilerin ve toplulukların başlatıkları sanatçı inisiyatifleri homojenleşme tehlikesi karşısında olanakları arttırıyorlar ve ufuk açıcılar. Bu tür girişimler temelde bir tür direnme ve direnç gösterme üzerinden şekillenidiği için inisiyatif alan kişiler başlattıkları oluşumun doğası gereği politik bir duruşu da taşıyorlar. Otoriteye, hiyerarşilere karşı ya da alışıldık formatlar yanına yenilerini koymaları buna ortam hazırlamaları, faaliyet alanına göre değişiklik göstermekle birlikte önemliler. Bu aynı zamanda modelin esnekliği -tepeden inme degil tabanda yatay olması nedeniyle- bir güç tarafından “kurulan” değil kullanıcılar tarafından “oluşturulan” sanat mekanları ve deneyimlerle kendi çizgisini belirleyip hareket alanını keskinleştiriyorlar. En indirgenmiş haliyle var olan düzen içindeki rahatsızlıkları ya da önermeleri temelinde alternatif alan açmayı deniyorlar.

Türkiye de son yıllarda özellikle istanbulda müze veya büyük ölçekli ancak vizyonu olmayan, güncel sanatın nefes almasının mümkün olmayacağı mekanların çoğaldığı görülüyor; İstanbul Modern bunun bir örneği. Programlarındaki ülke sayısı nedeniyle uluslararası etkinlik gösterdiği vurgulanan, üzerine daha çok haber yapılan bu türden kurumlar tanınmış sanatçıları, ana akımı takip ederek popüler olanı sunarak alan açmaksızın güncel sanat için ulusal gurur kaynağı olarak kendilerini tanıtıyorlar. Bunun dışında küçük ölçekli, kar amacı gütmeyen galeriler yetersiz. Deneyselliğe izin verebilecek ve özellikle genç sanatçılar için hareket etme olanağı veren mekanlar da azalıyor. İstanbul’da Güncel sanat alanında sözü olan uluslararası alana dahil olan mekanı Platform Garanti Güncel Sanat Merkezi ve bunun dışında istikrarlı olmayan sergilerle birkaç noktada varlık gösteriyor. Mekanlar şehrin avrupa yakasında ve İstiklal Caddesi etrafında toplanmış durumda. Bununla beraber, fiziki mekan herhalde yokluğu en çok göze batan ancak en az öneme sahip eksiklik. Esas sorun; tarışan, cevap veren, yaratıcı, alan açan çeşitli bilgi üreticileri “authors” eksikliği ve bu eksikliğin şu anki şartlar altında nasıl aşılacağı. Yetersiz sanat eğitimi ve yanlış devlet kültür politikası bu sıkıntıyı arttırıyor.

İstanbul dışında ise Diyarbakır Kültür Sanat Merkezi ve K2 Güncel Sanat Merkezi ile Izmir katılan diger şehirler.

Bu durumda yanlızca “eksiklik” üzerine harekete geçme ve amacı özelleştirmeden böyle bir noktada tutmak bile bir inisiyatifin kuruluş nedeni ve amacı olabilir durumda. Farklı ülkelerde inisiyatiflerin aldıkları biçimler ve amaçları karşılaştırıldığında lokal bir takım eksiklikler ve aciliyetler açısından bu yine türkiyedeki sanatçıların gündemlerine dahil oluyor. Bu bir yandan da zorunlu bir süreç. Ancak bu otonom yapıların global ölçekte yaşanan bir dizi sıkıntıya yönelik farklı ve radikal araştırmalar için uygun bir zemin olabilir diye düşünüyorum.

Avrupadaki benzerlerinin aksine devlet fonu veya kolaylıklardan yoksun olan bu mekanlar maddi açıdan sürekli problemler yaşayarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Ortak çalışmayla oluşan inisiyatifler, daha radikal projeler üreten kollektiflere doğru çoğalacaktır. Her ne kadar kollektif olma hali radikal olmayı garantilemiyorsada sistem içinde alınan tavır ve eylemler tabi ki her zaman için belirleyici ancak bu başlangıçlar devamlılık ve çeşitlenme açısından gerekli.

K2 inisiyatifi

K2 temel olarak kar amacı gütmeyen etkinliklerin ve organizasyonun sanatçılar tarafından yürütüldüğü bir sanat merkezi, inisiyatif karakterini ise bağımsız kendi sanatsal üretimlerini gerçekleştiren ancak k2 de gerçekleşen etkinliklerde birlikte işbölümü yaparak hareket eden bir ekip tarafından faaliyetlerin yürütülmesinden alıyor. Bu çabadan ekonomik kazanç sağlamayan sanatçıların, gönüllü katılımı, düşük bütçe ile sanatsal faaliyet gerçekleştirebilmek anlamına geliyor. Ve santçıların bu konudaki bence “idealizmi” amacın herhangi bir kirlenmeye uğramamasını getiriyor, K2; herhangi birisinin maddi desteğinden ötürü şahsa prestij sağlama mekanı değil, devlet eliyle kurulmuş ve belirlediği politikalarca hareket etmiyor, dışarıdan destek almıyor, projelerini tamamen katılımcılarının belirlediği program dahilinde yapıyor ve kar amacı yok tüm bunlar k2 ye bağımsız özerk duruşunu veren özellikler.

K2 yi böyle bir çizgide Türkiye de faaliyet gösteren sanatçı inisiyatifleri ile birlikte ele alındığında;K2 başka bir şehirde yer almasından kaynaklı; -değişik açılardan ve olumlu veya olumsuz- ama coğrafyaya bağlanan farklı bir yapı sözkonusu. Coğrafya bir açıdan direnç noktası olabidiği gibi, hem sanatçının hem de k2 nin kimliğine eklemlenip bir probleme de dönüşebiliyor. Bu bölgede yaşayan sanatçıların üretim biçimlerini tarif etme ve konumlandırma açısından k2, bölgede yer alan tek güncel sanat merkezi oluşu ile eklenen otomatik görevler ve benim en çok önemsediğim k2 sanat merkezinin sistemin dışında ki ölü noktadan bilgi üretim ve dağılımı sürecine müdehalesi ve burdan sorular üretmesi potansiyeli.

K2 sanatçı inisiyatifinin etkinlik mekanı olan K2 Güncel Sanat Merkezi İzmir şehir merkezinde yer alıyor. Bu şehirde güncel sanat pratiklerinin görülebileceği uluslararası bağlantıları bulunan ilk ve tek mekan, k2 nin yerleştiği bina da büyüklüğü ve boyutlarıyla da buna olanak sağlıyor.

K2 nin izmirde var olan herhangi bir kuruma alternatif olarak değil bulunduğu coğrafyadaki farkli sesleri biraraya getirmek ve olmayanı inşaa etme önceliğiyle hareket etmiş ve dolaşım halini de istanbul ve yurtdışı bağlantılarıyla sağlayan bir girişim. Hareketsiz bir bölgede yer alan tek merkez olmak o coğrafya için çalışma misyonu kendiliğinden gelişen süreçlerle k2’nin üzerinde. Şehrin; güncel sanat müzesi, galerisi, inisiyatif mekanı, resmi ve resmi olmayan bilginin toplanma alanı. Bir inisiyatif için coğrafyaya bu denli bağlılık özel bir durum yaratıyor. K2’nin -bulunulan bölgeden bilgi üretebilmek, kendini gerçekleştirme ve eğitim alanı yaratması- yanında -bulunulan bölgenin olası açılımları sınırlandırma ve etiketlenme tehlikesi- yaratması olarak bu özel durum kabaca tariflenebilir.

Bu bölgede yaşayan sanatçıların kendilerini “tarif etme” ve “konumlandırmaları” açısından k2:

Öncelikle ayrıştırılması gereken önemli nokta k2 inisiyatifi sanatçılarının k2’nin yapısıyla olan ilişkileri. K2’nin kurucu sanatçıları ilk çıkış noktasını alansızlıktan ve görünür olmamaktan aldılar. Üretiyor olduklarını gösterebilecekleri, tartışabilecekleri bir mekanın- mecranın olmayışı ve belki birazda “eksiklik” tamamlayıcılığı olarak başladı. Kutu taşınabilir sanat mekanının uzantısı olan bu görüş K2 nin tarihsel serüveninin ayrılmaz bir parçası -k2 hala enformasyon akışı açısından bu yöne cevap veriyor -nasıl ki izmirden KUTU ile hareket eden sanatçılar kendilerine başka başka platformlar buldular ve KUTU’da birlikte çalışan sanatçılar K2 ile yeni kişilerin katılımıyla başka bir yapıda ortak çalışmaya girdilerse, önceliklerin değişmesi sözkonusu.

Sanat için gerekli ortamın eksik olduğu coğrafyalar için buradaki sanatçıların kendi tariflerini kendilerinin yapmaları neredeyse bir gereklilik. Dolaşımın dışındaki veya dolaşıma girmeye niyetli veya henüz girmiş yerlerden sözediyorum. Bunu sanatçıların hem lokallikleri ve yüzleştikleri sosyo-politik-kültürel gerçekleri, bununla global olana nasıl katıldıkları ve kendilerini konumlandırmaları izliyor, yanlız bu coğrafya için değil uluslararası tartışmaya katılmak istenen başka türden lokalliklerin geçerli hale getirilmesi açışından da gerekli. Bu da bir dil ve çeviri alanına dahil bir sorun.

Hem sanatçıların mekan değiştirmeleri seyahat hali, hem de izmir açısından istanbul merkezinin varlığı nedeniyle bu perspektifle yapılan haritalandırma değişikliğe uğruyor.

Izmir araştırılabilir yazılı bir geçmiş anlamında güncel sanat alanında çok az veriye sahip, 90’lı yıllara kadar burda bazı hareketler var. Arada Kalmak sergisinin yapıldığı 2002 yılına kadar ise arada 10 yıllık bir durgunluk var. Güncel sanat alanında hiçbir hareketin görülmediği bir şehir konumlandırmalar açısından takip edilebilecek bir geçmiş bellek de yok sanatçıların dahil olabilecekleri hazır bir tarif de. Güncel sanat hep şehrin terkedilmesiyle olanaklı hale gelmiş sanatçıların yaşadıkları yerle hiçbir paylaşıma dolaşıma sokulmaksızın burda ürettiklerini başka şehirlerde sergilemeleri yoluyla tartışmaya açılmış. Örneklemek gerekirse Cengiz Çekil izmir de yaşayan ve uluslararası dolaşıma katılan bir sanatçı olsa da izmirde bununla ilgili resmi hiçbir etkinlik geridönüşüm yok. Böylece güncel sanat alanında çalışan ve şehirde yaşayanlar olsa bile şehir içinde ve uluslararası tartışmaya çevrilen hiçbir durum sözkonusu değil bu 2000’lere kadarki zaman diliminde.Ayrica birkaç katalok dışında arsiv ve kayıt yok neler olduguna dair. K2 yi meydana getiren sanatçıların daha genç ve farklı kuşaktan olmaları nedeniyle sözlü veri akışından da bahsedemiyoruz. Sıklıkla konuşulduğu üzere yine Istanbul da yaşayan birçok sanatçının Izmir den buraya göçmüş olduğunu görüyoruz. Hüseyin Alptekin, Erdağ Aksel, Selim Birsel, Selda Asal,Mürüvvet Türkyılmaz, hatta yurtdışına gidenler; Vahap Avşar, Hatice Güleryüz, Gökcen Cabadan. Bu sanatçılar ise İzmirle ilişkisiz olarak sanat pratiklerini sürdürüyorlar.

Türkiye açısından ise 2003’de kurulan K2 ile birlikte başka bir şehir ve bu şehre ait tariflenmesi gereken başka bir lokallik devreye giriyor. Dolaşıma ve bilgi akışına dahil olması K2 yi bir anlamda izmir de yaşayanların sanatçıların hepsini kapsama durumunda bırakıyor. Kendi tarihini yaşandıkça oluşturmak bir temel hazırlamak, üzerine eklemeler yapılabilmesi için gerekli, k2 kendi çapında arşivliyor ve biriktiriyor. Zira mekanla oluşan sanat tarihsel bağsızlık o coğrafyaya biryerlerden fırlatılmış olma hissi yaratıyor. Süreç devam ediyor yeni tahlillerin ve deneyimlerin birikmesiyle daha da belirginleşecektir. Ancak bunun sorumluluğuna bulaşanlar için yorucu, güncel sanat tartışmalarına katılımı güçleştiren önce kendini “tanı, eğit ,anlat ve sonra tartışmaya katıl” gibi sürekli inşaat halinde sürekli yenilemeyi gerektiren bir zihin faaliyeti sürüyor. Izmir’e ait zorlama kimlik belirlemek değil kastettiğim hatta daha çok “olduğu gibilik” demeyi tercih ediyorum.

- Devam Edecek

2 comments:

borgakanturk said...

'...Hüseyin Alptekin, Erdağ Aksel, Selim Birsel, Selda Asal,Mürüvvet Türkyılmaz, hatta yurtdışına gidenler; Vahap Avşar, Hatice Güleryüz, Gökcen Cabadan. Bu sanatçılar ise İzmirle ilişkisiz olarak sanat pratiklerini sürdürüyorlar.'

Elmas, yukarıda bahsettiğin Bu ilişkisizlik durumunu nasil algilamak, ne yöne çekmek gerekli?
Selda, Erdağ veya Vahap arada Gökçen Cabadan çeşitli sergilerde yeralmak ve bazı zamanlar yaşamak adına bu kente yönelmekteler.
Ve Selda gibi Mürüvvet gibi insiyatifler üzerinden, kolektif yapı üzerinden giden sanatçıların, izmir based artist dediğimiz kimselere ilişkin bir paralel ağ kurması, onları dahil etmesiyle karşılaşıyoruz son günlerde. Artı Kasa galeri üzerinden Selim, Erdağ çeşitli sergilerinde özellikle K2 insiyatifi kökenli bir ilgi, yanında sanatçı davet etme gibi bir durumda mevcut.
iletişimsizlik meselesi kanımca bu sanatçılardan çok kentin düşünce akışını sağlayacak bir dinamiği veya oluşumu yaratma gücünü k2 ye kadar çok fazla barındıramamasiyla da ilişkili.
Ayrıca Hale Tenger'i de unutmayalım.

sevgiler

borga

future audience said...

borga, arkadaş olduğumuz için yazma gereği duydum. bence elmas tartışmayı daha makro seviee bir kilitlenmeden bahsederek açıyor. unutma ki, ben de diğer "alis sergisini yapanım" ve hiç savunma yapmaya gerek duymadan okuyabiliyorum ne demeye çalıştığını. bence senin yıllar önce yapman gereken bir haritalandırmayı o şimdi tek başına yapıyo, o nedenle bunu düşünerek yaklaşmalıyız elmas'a. arkadaş tavsiyesi abi, başa dön, bir daha oku. bazen insan atlayabiliyor.

Search This Blog