Festivali Emek'te Kapatıyoruz!  14 Nisan Pazar günü 16:00'da Emek Sineması'nın önünde buluşuyoruz. Emek'te açtığımız festivali, yine Emek'te kapatıyoruz.

Yanımızda tayzikli sudan yararlanmak için yıkanması gereken ıspanaklarımız ve ev çiçeklerimizi, bunun yanında teknoloji varsa maske- yoksa limonlarımızla ( biber gazı için) geliyoruz.

AVM hükümetine son!





Muhatapların Sesi / The Voice of Interlocutors

Muhatapların Sesi 
Salt’da yer alan Bir gün herşey bedava olacak... programı için proje
(scroll down for english) 
Bir gün herşey bedava olacak... programı beraberinde güncel, ilginç ve kompleks konuları beraberinde getirdi. Bu daha cok, görece uluslararası meseleler arasından, bu toplantılar İstanbul’da  yaşayan sanatçı, küratör ve aktörlerin perspekrifinden şekillenecek. 
  1. Kurumsallaşmış eleştiri 
Yakın zamanda, neo loberal kapitalizmin İstanbula gelişiyle, bir seri çarpıcı gelişme yaşandı, sanatçılar ya da sanat işçileri yeni durumlar deneyimlediler bazıları avantajlar getitirken bir kısmı neredeyse depresif tondaydı. 90‘ların küçük sanat çevresi o zamanın kurumsal yapılarını terke ederek şu an da içinde bulunduğumuz yeni bir diskursif alan açtı. Şimdilerde ise bu daha disiplinlerarası oldu, çok daha fazla sayıda sanat üreticisini içine aldı ve yeni izleyicisini geliştirdiğini de gözlemliyoruz. Platform’un Salt’a dönüşümü gibi. Bu değışımler boyunca sanatçilar eksikliği hissedilen yapılara kavüşmaktan memnun oldular ( büyük sanat kurumları vb) uluslararası görünürlük kazandılar, yeni kolleksiyonerler, galeriler ve hatta iki sanat fuarı buna eklendi.  Ekonomi ve onun kültürel kurumsal pratiklere etkileri Bir gün herşey bedava olacak... programından seçilen ana konumuzu teşkil ediyor. 
Muhataplar olarak bu bir anlamda bizim “eleştirme hakkımıza” tekabül ediyor. Bu toplantının yine konusu tüm dalgalarıyla  kurumsallık eleştirisi”, özellikle de sanat kurumları ve onların etrafında şekillenen ekonomiye eğiliyor. Özellikle kritiğin kurumlar tarafından iyice içselleştirildiği hatta kritiğin kurumsallaştığı bir zamanda. Bu şartlarda sanatçı kendini nasıl konumlandırıyor? Salt genç ve vadeden bir kültürel kurum, bu da tartışmanın parçası olacak. Bu kritik yapma ve sorma hakkı bize bilineni tekrar etmekten çok yeni fikirler üretmeye ve bilgi üretimine katıda bulunmak için yeni bir diskursif zemin açabilir. Farklı deneyimleri olan buradan sanatçılarla, kurumlarla eleştirel bir angajman nasıl olabilir, toplantı bunun denemesini içeriyor.  
  1. Artı değer 
Bu toplantı, bilgi üretiminin( sanatsal,kültürel) günümüzdeki modlarının ekonomik yönlerini, kaçınılmaz olarak buradan güç ilişkilerine bağlayan bir tartışmaya açıyor. Gayrimaddi emek, Lazaretto’nun ortaya koyduğu şekliyle “ iletişimin durum ve formlarını mütemadiyen üretiyor, modifiye ediyor, bu da üretim ve tüketim ilişkileri arasındaki ilişkinin pazarlığa tabi olmasında bir arayüz olarak hareket ediyor” Buradan entellektüel ve sanatsal emek görünmez yollarla sömürünün öznesi oluyor. Sanatçının (preker) güvencesiz çalışma biçimini de tartışmaya ekleyerek -eğer varsa- gayrimaddi emeğin sömürüsüyle arasındaki ilişkişkiyi sorgulamayı amaçlıyor. Bu konudaki olumlu olabilecek yönleri de tartışmaya dahil etmek suretiyle. 
Yanısıra “artı değer” meselesi konu edilecek,ki bu da genellikle bedava -ödenmeden- üretiliyor.
Türkiye’de güncel sanat büyük özel sermaye şirketleri tarafından destekleniyor. Bu durum ile sanatçının karmaşık ilişkileri ve sanatsal üretimin niteliği üzerinde eğer varsa sınırlamaları veya yararları ürzerine tartışma açılması amaçlanıyor. 
Eleştirel bir yaklaşımla, bu toplantı bir tartışmadan çok br workşop niteliğinde tasarlandı bu da paylaşılan gözlemeler yoluyla içinde bulunduğumuz anın tanımlamasını yapmayı kapsıyor. Somut örneklerden konuşmak, bu ilişkilerin artikükasyonu için harita yapma¥i kapsıyor. Tüm bunları güncel uluslararası tartışmaların yardımıyla İstanbul konteksinde bulunacak değişkenleredikkat ederek gerçekleştirilmesi bu toplantının çatışını oluşturuyor. 
  1. Internet 
Bu toplantı, internet sayesinde tarihde ilk kez inanılmaz sayıda insanın ekonomiye katılması ile güncel hayatın pazar ekonomisine dönüştürülmesine odaklanıyor. Bu toplantıda sadece internet kullanıcılarının sosyal medya tarafından izlenebilmesiyle gerçekleşen sömürüden bahsetmeyecek. Ki “ Global sibernetik bir sistem olarak internet, kapitalin kullanıcı tercihini izleme ve manipule etmesine izin veriyor” Bunun yanısıra, bizi özneler olarak bu değişimler manipüle ediyor.  Bu konuda eleştirel olarak ekonomik yönlere bakmanın yanında felsefi birtakım konuları da tartışmaya açmak isteniyor. Internetin güçsuz ve sözhakkı bulunmayana sağladığı olanaklar yanında,(wikipedia) çoğunluğun konsensusuna bağlı olarak belirlenen gerçekliğin bir dizi sınırlamalar ve kapatıcılıklar yaratabilmesi üzerine fikir yürütmeyi de içerecek.
  1. Feedback 
Bir gün herşey bedava olacak programı 
Vadeli işlemler ve seçenekler 
Burda ve ötede 
Artık değerin emilimi
Hiçbirşey 
Bu toplantı, yukarıdaki programlara dair cömert, özgür ve formal olamayan geridönüşleri toplamayı amaçlıyor. Programlar hakkında her tür geridönüş eleştiri, değerlendirme, yorum, notlar. Bunun yanısıra program metinleri veya tamamlanmamış reader’den seçilen bir konu ve davetli konuşmacıların yaklaşımları üzerinden tartışma açılabilir. 

The Voice of Interlocutors 

One day everything will be free... program brought up some recent, complex and interesting issues. Among the series of this considerably more international issues, these meetings will be shaped through perspective of an artist, curator, author who lives and works in İstanbul.
1 . Institutionalized critic 
Recently, arrival of neoliberal global capitalism to istanbul, series of drastic changes occurred, artist or art workers experienced new situations some advanced, some even depressing. 90‘s considerably small art circle had left the institutionalized formats and create new discursive field for contemporary art that we are experiencing. Than nowadays, it expanded through more interdisciplinary modes and includes wider group of producers as well as it can be observed that developing a new audience. As it can be seen in the transformation of Platform into Salt. Through these changes artist’s enjoyed the comfort of meeting the needs of missing infrastructure (large scale art institutions etc.) gained international visibility, together with emerging collectors and new galleries even two art fairs. The change in the economics and its effects on the cultural institutional practices is the main subject chosen from One day everything will be free...  
As interlocutors this is an attend to use “right to critic”. The topic of this meeting, mainly on “institutional critique” considering all waves, especially on art institutions and related economies. In the times where institutions internalized criticality and even critique itself institutionalized. How artist can position themselves in this circumstances? Withdrawal from the art institutions or actively engaging with them? Salt is young promising cultural institution.  This “right” to questioning inaugurates a discursive path, enable us to develop ideas and contribute knowledge production rather than repeating the known.  
Trying to develop a critical engagement with the institution, as artists from here from different backgrounds.  

  1. Surplus 
  
This gathering aims to explore economic aspects of current modes of knowledge production (artistic, cultural) inevitably leading through to a discussion on power relations. Immaterial labor, as Lazaretto puts in that “continually creates and modifies the forms and conditions of communication, which in turn acts as the interface that negotiates the relationship between production and consumption.” Intellectual and artistic labor become subject to exploitation through invisible manner. Including precarious nature of artist’s labor into the discussion in order to questioning whether if it has links with immaterial exploitation if there is any. Also the issue of surplus value, that usually generated to exchanged by for free. 
Contemporary art in Turkey supported by large private corporations. Opening a debate on artists complex relations with this situation and if there are any constraints or benefits on artistic production. 
Through a critical approach, the meeting format will be more close to a workshop that aims to draw a description of the very moment that we are in, based on sharing observations. Seeking solid samples, preparing maps in order to articulate these relations, with the help of current international debate and paying attention to variables might be found in istanbul context. 
  1. Internet 
This gathering focus on current global marketization of life through internet that mass collaboration of people into the economy first time in the history. This meeting will not only talk on user exploitation via monitoring consumers on social media. As “the internet has become a global cybernetic system, enabling capital to manipulate and monitor consumer preferences.” Besides talking about how these developments manipulates us, as subjects. Looking critically not only the economic aspects but also including philosophical questions into discussion. The empowering features of internet (wikipedia case),might be also creating a chain of constraints that reality construct by consensus of the majority.
Besides, a short conversation about a computer language Lisp, even though it is better than the most common Java how capital  prefers o support and favors governable one among the inventions.   
  1. feedback 
One day everything will be free program, 
Futures and options, 
Here and Elswhere
Absorbing Surplus, 
Nothingness 
This meeting aims to gather people for a possible generous, free and informal feedback to the programs. Any feedback; in the form of criticism, comment, evaluation or additional notes on those programs. Besides, any issues from The incomplete reader and program texts also can be brought into discussion. Also invited program participants’ approach can be discussed. 

Topics, questions, keywords, Notes for gatherings 
Toplantılar için konular, anahtar kelimeler, notlar 

1. 
institutional critique made by institutions (salt)  institutionalized critique
Artist’s working conditions under the current circumstances especially in terms of commercialization and institutionalization of the art? 
Institutional critique (all waves) related inquiries. (as an art practice, as critical writing, performative etc.)  
Artist’s strategies (istanbul) 
--
Kurumlar tarafından yapılan kurumsallık eleştirisi (Salt) kurumssallaşmış eleştiri 
Kurumsallık eleştirisi ( tüm dalgalarıyla) bağlantılı sorular ( sanat pratiği olarak, eleştirel yazı pratikleri, performatif vb.) 
Günümüz şartlarında özellikle sanatın ticarileeşmesi ve kurumsallaşması bağlamında sanatçının çalışma koşulları üzerine
Sanatçıların statejileri pozisyonları (istanbul) 
2.
Knowledge, economy, surplus value
Power relations in terms of generation,distribution of knowledge. class structures
Inquiery about Immaterial exploitation in Istanbul
Artists working conditions, precarious labor 
Manipulative effects of the current economic shifts in the cultural sectors  
On possible resistance strategies, possible scenarios
---
Bilgi, ekonomi, artı değer 
Bilginin üretimi, dağıtımı bakımından güç ilişkileri, sınıf yapıları
Gayrimaddi emeğin sömürüsü İstanbul da var mıdır sorgulaması? 
Sanatçının çalışma koşulları
Günümüz ekonomik degısımlerinin kültür sanat sektörüne etkisi
Olası senaryolar, mücadele stratejileri üzerine  
3.
social networks, Free culture? 
How capitalist logic manipulates the technological developments 
How technology manipulates us 
How collective contribution changes the construction of reality.
mass collaboration, consensus reality, wikiality.
---
Sosyal ağlar, bedava kültürü 
Kapitalist mantığın teknolojik gelişmelere etkisi 
Teknolojinin bizdeki etkisi 
Kollektif katılımın gerçekliği belirleme gücü, büyük kitlesel katılım
Consensusa dayalı realite yaratma, wikikültürü 
4.
One day everything will be free program
Futures and options
Here and Elswhere
Absorbing Surplus  
Nothingness
Any feedback criticism comment evaluation of the program, inspirations 
Issues directly selected from program texts and incomplete reader
--- 
Bir gün herşey bedava olacak programı 
Vadeli işlemler ve seçenekler 
Burda ve ötede 
Artık değerin emilimi
Hiçbirşey 
Programları hakkında her tür geridönüş eleştiri, değerlendirme, yorum  
Program metinleri veya tamamlanmamış reader’den seçilen bir konu 

Sinemacılara desteğimiz sonsuzdur ben de imzacıyım

Sinemacılardan Sinema Genel Müdürlüğü’ne Açık Mektup
Yeni yıla Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürü Mesut Cem Erkul’un açıklamaları ile başladık. Sn. Erkul’un “Kültür ve Turizm Bakanlığınca, Türk filmlerini destekleme konusunda yeni bir mekanizma oluşturularak gişe yapan filmlerin yanı sıra, tüm aile bireylerinin birlikte izleyebileceği, genel izleyiciye hitap eden yapımların teşvik edilmesini” de içeren açıklamalarını şaşkınlıkla takip ettik. Öncelikle, Sinema Genel Müdürlüğü’nün Ticaret ya da Sanayi değil hâlâ Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bünyesinde olduğunu hatırlatmak isteriz. Kültürel, sanatsal ürünler hiçbir zaman kâr / zarar hesabı ile değerlendirilmemelidir.
Sinemamız son on yıldır istikrarlı bir yükseliş̧ içindedir: Filmlerin kalitesinin artmasının yanı sıra, sinemamız büyük festivallerde kendisine daha fazla yer bulmakta ve ödüller kazanmaktadır. Birçok önemli festivalde son dönem Türkiye sineması gösterimleri yapılmakta, ülke sinemamız her geçen gün güçlenmektedir. Tüm bunlar yurtdışında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın milyonlarca lira harcayarak yapabileceği tanıtımdan çok daha kuvvetli ve kalıcı bir tanıtıma olanak sağlamaktadır. Bu başarı ancak sanatçının özgürlüğü ve ortaya çıkan yapımların özgünlüğüyle açıklanabilir. Sinemayı özgür bir sanat olarak görenler için bu durum son derece açıktır. Bunun anlamını kavrayamayanlarsa bu başarıyı yok saymakta ve sanat sinemasını âtıl hale getirmek için kendi lobilerini sürdürmektedir. Sinema Genel Müdürlüğü’nün en önemli görevi sinemamızdaki bu yükselişi sürdürmek için gerekli çabaları göstermek olmalıdır.
Bu yükselişte şüphesiz Sinema Genel Müdürlüğü’nün (eski adıyla Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün) sinema filmlerinin yapımına verdiği desteklerin önemli bir katkısı olmuştur. Sinemayı bir sanat dalı olarak gören biz sinemacılar artık bu desteklerin daha profesyonelce ve yeni ihtiyaçlar da gözetilerek düzenlenip genişletilmesi taraftarıyken Genel Müdürümüzün yaptığı tespit ve tanımlar bizi endişeye sevk etmiştir. Sinemamızı temsil eden en üst düzeydeki bürokratlardan olan Sinema Genel Müdürümüzün yaptığı açıklamadan bir bölümü paylaşmak isteriz: ''Eskiden kahramanlık filmlerine, tarihi Türk filmlerine gidilir, çıkıldığı zaman onun etkisinde kalınırdı. Bir Malkoçoğlu vesaire etkilerdi... Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da engellilerin, Türk ailesinin yapısını güçlendirici eserlerin ortaya çıkmasında çok istekli... Kültür ve Turizm Bakanlığı Değerlendirme ve Sınıflandırma Kurulu, bilindiği gibi filmleri değerlendiriyor. Bu teşvik mekanizmasını genel izleyiciye 100, 7-­‐13 yaş arasına 85, 13-­‐18 yaş arasına 75 olarak oranlarsak ticari olarak da teşvik etmek mümkün olabilir. Bu yöntemi de deneyeceğiz.”
Son on yıldır Türkiye sinemasını uluslararası festivallerde temsil eden filmlere bakıldığında bu açıklamanın neye karşılık geldiğini sorgulamak gerektiğini düşünüyoruz. Bu bakış̧ açısıyla yaklaşılsaydı son yıllarda uluslararası başarılar kazanan filmlerin birçoğu desteklenemezdi. Kurgulanmaya çalışılan bu teorik zeminin hem sanatın tümünde ve doğal olarak sinemada tek bir karşılığı vardır; sansür ve adam kayırma. Sanatın doğasına, maddi koşullarla ve çerçevesi müphem Türk aile değerleriyle sınır çizmek kabul edilemez. Bu tanımlamalarda aslında filmlerin daha çekilmeden sansüre uğraması, belirli bir çizgideki sinemanın teşvik edilmesi, zaten kâr etme amacı taşıyan ticari yapımların bir daha ödüllendirilmesi gibi Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın asli görevi olmayan birçok amaç güdüldüğü görülmektedir.
Biz aşağıda imzası olan sinemacılar olarak Sinema Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı ama bizim hiçbir haberimiz olmayan bu değişikliklerin bir an önce bizlerle paylaşılmasını talep ediyoruz. Sinemamızın sorunlarını bizzat muhatapları olan bizlerle tespit edip çözümlerin beraberce geliştirilmesi gerektiğine inanıyoruz.
İmzacılar:
Aliye Uçar
Aslı Ertürk
Aslı Filiz
Aslı Özge
Aydın Bağardı
Aziz Akal
Baran Seyhan
Belma Baş
Belmin Söylemez
Biket İlhan
Bingöl Elmas
Çayan Demirel
Çiğdem Vitrinel
Dersu Yavuz Altun
Derviş Zaim
Durul Taylan
Ebru Şeremetli
Emel Çelebi
Emre Yeksan
Ender Yeşildağ
Enis Rıza
Funda Özyurt
Göktuğ Özgül
Hakkı Kurtuluş
Hasan Özgen
Haşmet Topaloğlu
Hikmet Yaşar Yenigün
Hüseyin Karabey
İlksen Başarır
İnan Temelkuran
Kutluğ Ataman
M. Caner Alper
Mahmut Fazıl Coşkun
Mecit Beştepe
Mehmet Binay
Mehmet Eryılmaz
Mehmet Güleryüz
Melik Saraçoğlu
Meral Okay
Metin Avdaç
Murat Düzgünoğlu
Murat Saraçoğlu
Mustafa Temiztaş
Mustafa Ünlü
Nadir Öperli
Nalan Sakızlı
Nida Karabol
Nur Sürer
Orhan Eskiköy
Ozan Turgut
Ömer Tuncer
Ömür Atay
Önder Çakar
Özcan Alper
Özgür Candan
Özgür Doğan
Özkan Küçük
Pelin Esmer
Rüya Köksal
Selim Demirdelen
Selim Evci
Semih Dindar
Semih Kaplanoğlu
Şenay Ertorun
Seren Yüce
Serkan Acar
Sevilay Demirci
Seyfettin Tokmak
Seyfi Teoman
Seyhan Kaya
Sırrı Süreyya Önder
Tarık Tufan
Tolga Esmer
Tolga Örnek
Tuncel Kurtiz
Tülin Özen
Türker Korkmaz
Ümit Ünal
Veli Kahraman
Yağmur Taylan
Yamaç Okur
Yasin Ali Türkeri
Yeşim Ustaoğlu
Zeki Demirkubuz

Sağlığın için GDO’ya karşı imza at

Sağlığın için GDO’ya karşı imza at | Greenpeace Akdeniz

Şu an itibarıyla imzalayan kişi sayısı 110305 ve bu çok az!

Yarın emek sineması için 16:00 da taksim tramvay durağında görüşmek üzere.

Sinemadan koltuk satın almak isteyenlere duyrulur

İZSGD (İzmir Sinema ve Görsel Sanatlar Derneği)nden mesaj: 

Merhabalar,
 
İzmir'in kültür ve sanat hayatındaki eksiklik ya da bir başka deyişle bir bütünlük oluşamamasındaki temel nedenlerden biri, bir takım riskleri göze alarak yeni bir yapılanma içine girilememesi, var olan ve sunulmuş olanla yetinilmesi, özellikle sponsorluk konusunda İzmir'de köklü bir gelenek oluşmamış olması, geleceğe yönelik ya da süreklilik taşıyan oluşumlar yerine daha çok gündelik etkinliklerle yetinilmesi ne yazık ki, İzmir'den sanat alanında yetişen bir çok insanın İstanbul başta olmak üzere İzmir dışında mesleklerini sürdürme eğilimini geçerli kılmış, dolayısıyla Güzel Sanatlar Fakültesi, İletişim Fakültesi ve son dönemlerde açılan vakıf üniversitelerinin Sinema, Tiyatro vb. görsel sanatlara ilişkin eğitim veren bölümlerinden mezun olan bir çok genç piyasanın kötü koşullarında çalışma hayatına atılarak ve yeteneklerini köreltmeye başlamışlardır. İzmir bu anlamda bir fabrika misali sayısız sanatçı adayı yetiştirirken, gençler en verimli dönemlerinde (çoğunlukla) dizi piyasasına teslim olmaktadırlar.
 
İzmir^'de kalmayı seçen, İzmir'de yeni bir sanatsal ve kültürel yapılanma konusuna inanan, İzmir'de sinema alanında beğeni düzeyini daha da yukarılara çekmek ve bunu sürekli kılmak eğiliminde olan bir grup insan (ağırlıklı Sinema bölümü mezunu olan) hem sinema-sanat bölümleri mezunlarına, hem İzmir halkına, hem de sanat ve sinema eğitimi alan öğrencilere yeni bir kapı aralamak, gerek sinema eğitimi, gerek sinema eserlerinin üretimi gerekse İzmir'in perdelerine pek uğramayan bağımsız yapımları göstermek ve desteklemek ayrıca bu çalışmaları kentle bütünleştirmek adına İZSGD (İzmir Sinema ve Görsel Sanatlar Derneği)'yi kurmuşlardır. Bu kuruluş aşaması güzel bir rastlantı olarak bir çok İzmirlinin belleğinde iz bırakmış olan, zamanında unutamadıkları filmleri seyrettikleri Konak Sinemasının işletmesini almak ve bu binaya ilişkin yeni projeler üretmek bakımından da bütünleşmiştir. Ve şu aralar tadilatı sürmektedir. Sinemanın işletmesine ve İZSGD'ye gelir sağlamak amacıyla sinema salonlarındaki koltuklar satışa çıkarılmıştır. Koltukları (ekli dosyalarda belirtilen usulde) satın alacak kişi ve kurumların isimleri, satın alınan koltuklarda daimi kılınacaktır. İzmir'e, sinemaya, sanata, kültürel belleğe ve gençliğe katkı koymak ve hem derneğimizi hem Konak Sinemasının yeniden hayat buluşunu desteklemenizi istemekteyiz. Ekli dosyaları incelemeniz, görüş ve önerilerinizi bildirmeniz, hatta dernek adresimizde bizzat görüşmek suretiyle ziyaretiniz bizleri mutlu edecektir.
 
Saygılarımla,
 
Yard. Doç.Dr. Dilek Tunalı
DEÜGSF Film Tasarımı Bölümü
 
İZSGD Kurucu Üyesi

Search This Blog