2 Bir Parantez Kısa Bir Tarih /İzmirden Sanatçılar olarak K2

Tekrar olumsuzluk meselesine dönersem; “k2/izmirli” sanatçının üretim biçimiyle örtüştürülen k2 fikrinin ortaya çıkışı aslında istanbul merkezi dışındaki üretimin Türkiye de ayrıksı ve tanımlanabilir bir çerçevesi olmasından kaynaklandı. Izmir de de merkez dışında eski okula bağlı olmayan yeni bir sanatçılar nesli ve bir oluşum belirince farklar üzerinden okuma geliştirildi. Izmir’den gelen üretim -burda hemen bir ikilikler ve halihazırdaki zeminden Diyarbakır düşünüldü ve izmirle kıyaslandı ve izmir için apolitik sanatçının bireysel duyarlılığını öne çıkaran ve buna oynayan bir yapı gösteriyor saptaması yapıldı. ” Plajın altında kaldırım taşları” sergisinde genç ve istanbul merkezi dışından gelen sanatçılar yeralıyordu, Kutu burda yeraldı, daha sonra Halil Altındere küratörlüğünde “ seni öldüreceğim için üzgünüm” sergisi de yine çeşitli coğrafyaları biraraya taşıdı bu sergide izmir’den Borga Kantürk, Gökçe Suvari, Gökçen Cabadan vardı. Bu sergilere aynı karşılaştırıcı eksikli bakış sanatçıları ülke içi bölge reprezantasyonlarının öznesine? dönüştürdü.

Diyarbakırlı sanatçı denildiğinde bu coğrafi koordinata baglanan tanım belirgin bir üretim kipini açıklarken aynı yaklaşımla izmirli sanatçı denildiğinde var olan oluşabilecek farklılaşmaları yutan ve okumayı zayıflatan bir yapıya dönüştü. Diyarbakırdaki üretim görmezden gelinemeyecek özel bir durumun sonucu olarak ortaya çıktı ve 90’lı yıllarda gelişen Balkanlara olan uluslararası ilgi esnasında sanatın politizasyonuyla da açıklanabilen uluslararası geçerlilikte okunabilir bir dile dönüştü. “ Kosovalı sanatçılarla oldukça benzerlik taşıyan bu biçim” (Erden Kosova) mecra yarattı. Izmir açısındansa türkiyeden sanatçıları uluslararası bağlama taşıyan bu anlatıya uyum göstermediği genellemesi yapılabilir belkide.

Iste tam bu noktada farklar üzerine gerçekleşen bu okumalar tuhaf bir dil alanı yarattı ve izmir de yaşayan ve üreten sanatçı için kendine alan bulmak zorlaştı. Olduğu haliyle okunması gereken üretim başka bir manyetik alanın etkisinde saptı. Oysaki izmir de oluşan özel durum örgütlenme ve özerklik haliydi, burdaki üretimin içeriğine ve sanatçının üretimine yönelik bir küme değildi.

Ancak bu hareketlenmenin başlarnda izmirde yaşayan sanatçının bakış noktası; lokal veya global açıdan ( turkiyedeki ve uluslararası durum) sanat sistemine ilişkin sorular soran ve gözlem yapan konumundaydı uzakta ve merkezlerdışında- o zaman için bu aynı zamanda sistemdışıydı- ve bir çeşit “arada kalma” haliyle uğraşıyor bunu problem ediyordu. K2’nin kurulmasılıyla birlikte sistemin işleyen bir parçasına, soruları pratiğe dönüştürmeye geçiş aşamasından bir süre önce ve ilk yıllarda bu merkezdışı iki şehir karşılaştırması yapıldı ve bu bir tıkanma yarattı. Farklar temelinde yapılan dışardan okumalar kesin saptanmış ve kapatıcı katagoriler yaratması açısından tehlikeliydi de. Bu haliyle izmir de üreten sanatçıların bir başlıkla topluca okunmalarından -içerden- ciddi bir rahatsızlık oluştu. Bu konuda yazılı başka bir yorum bulunmamasına rağmen Ahmet-Borga-Absalon sergisi sonrası yapılan konuşmada tekrar gündeme gelen bu iki şehir karşılaştırması ve deneyimlenen bu süreçler referans sistemimizi ve sanat pratiklerinin değerlendirilmesindeki kriterlerin nasıl işlediğini görmek açısından önemliydi. Bu deneyim bile başlı başına bir eğitim sürecine ve farkındalık durumuna dönüştü. Başka kelime dağarcıkları ve perspektiflerin çarpışmasından dolayı taraflar kendi dilllerinin kesiştiği alanı bulup burdan ortak konuşma noktasına gelmeliydiler. Sanatçıların bağımsız olarak ne söylediklerinin ve ne yaptıklarının bunalıma girmemesi için gereken sahanın açılabilmesi adına gerekli olan bir durum bu.

Bunun yanında inisiyatifde aktif rol alan Borga Kantürk’ün sanatçı-küratör yaklaşımı üzerinden tam da bu yukarıda bahsettiğim geçiş aşamasında- zaman zaman üretim benzerliği üzerinden tariflediği- çoğunlukla bölge sanatçılarını davet ettiği sergiler yaptı. Kasa galeride Geleceğe Esintiler 2002 sergisi içinde yer alan “ Izmir’den ucuz sanat ”, Kutunun bazı sergileri , Kasa galeride yer alan “alis Alise karşı” sergisi finlandiyada gerçekleşen “ little, cheap, trash and absolutely passionable “ sergisi özellikle içeriğin yapıtları imleyen ve tarifleyen başlığıyla da yarattığı alanı bu türden kişinin kendi dünyasına yönelik ve romantik kaçışçı bir bakışla biraraya getirdi. İzmir den gelen hareketin heycanıyla ilgi bu sergilere ve İzmir’li sanatçılara odaklandı.

Tabii ki istanbuldan bakıldığında, k2 mekanında yapılan sergileri fiziki olarak deneyimleme, görme şansı düşük olduğundan ve izmir sözlü geleneği nedeniyle, Istanbul’da görülen kısım yanlızca izmir’den gelip istanbulda yapılan sergilere katılan sanatçılara ait işler ve onların k2 den geldikleri bilgisi idi dolayısıyla K2 Güncel Sanat Merkezi’ni ve yarattığı kanal yerine,ağırlık “buradaki sanatçılar ve işleri” ile sınırlandı.

K2 nin şu anki durumu ise kendi bağlantılarıyla çokuluslu sergiler ya da etkinliklere evsahipliği yapmasıyla merkezden bağımsız hareket ediyor, merkezle paslaşıyor ve kendi talepleri eğilimleri yönünde bağımsız tercihlerle sanat profesyonellerini ağırlıyor. Bu da istanbul veya uluslararası olan ilişkileri sağlıklı hale getiriyor ancak bahsettiğim bu süreçte türkiyedeki iç tartışmalarda “k2 inisiyatifi-izmirli sanatçı” nın yarattığı kafa karışıklığına inandığımdan içerden bir yorum getirmek, tartışmayı tekrar açmadan k2 inisiyatifinin durumunu daha da netleştirmek adına bu konudan bahsetmek önemli diye düşündüm.

No comments:

Search This Blog