3 K2 olanaksızı düşünmek ve yola çıkış / Kendini eğitmek

Ekipte değişiklikler olsada K2 ye şu anki şekline getiren sanatçılar uluslararası sergi deneyimi olmadan, güncel sanat hakkında yeterli bilgiye ve hatta uluslararası hareket edecek yeterlilikte yabancı dil bilgisine sahip olmadan başladılar. K2 bu anlamda işlerliğini gördüğümüz, deneyselliğin yararlılığının bilincine vardığımız ve açık bir deneyim alanı olarak bir okul haline geldi. Bu önceden öngörülmüş bir tasarı da değildi. k2 en başından var olmaya, güçsüze, başarısıza söz hakkı da tanınmasıyla bağlantılı bu süreçler geçirdi. K2 kurulurken modeller seçildi ve modellerden kaçıldı ancak sonuçta deneyimle neredeyse kendini kuran bir mekan var. Dışarıdan tepeden inme hareketlerin sıkıntısını yaşayan birileri olarak hata içerse bile kendiliğinden gelişen süreçlerin değerine inanıyorum.

K2 nin şu anki faaliyetlerine ya da sanatçıların durumlarına bakıldığında güncel sanatın gerçekleşme alanı yaratılmış durumda sistem dışının merkez dışına burdan da; bilgi üretimi açısından merkezle referanslı olmayan, küçük merkeze dönüşmesi süreci. Bu rahatlama olduğu gibiliğin ve niyetlerin de keskinleşmesine hizmet ediyor. Bir zamanlar şikayet edilen yokluğu çekilenler kendini eğitme sürecine dönen deneyimlenerek edinilmiş ve periferinin lokal birtakım dar kalıplı düşünceleri de kompleksleri de bu yolla terkedilmiş durumda, böylelikle k2 ürettiği tartışma alanını daha eleştirel ve yansıtıcı bir düzleme doğru kaydırmakta.

Eleine Sturtevant ın bahsettiği; “tanımlama ve deneyim” arasındaki ayrımından bahsetmek istiyorum. Bu tam olarak bir şeyi deneyimleyen ve onu tanımlayan arasındaki etik fark ve biraz da haklar hukuku. K2 den öğrendiğim herhangi bir durumun deneyimlemesine rağmen, başkalarının bu durumu tanımlamalarını izliyor olma haliydi. Bu da bir çeşit isyana ve yansıtma eğilimine dönüştü. Mesela güncel sanatta eğitim üzerine uluslararası birçok çalışma yapılırken k2 deki sanatçılar bunu bizzat deneyimlediler. Güncel sanatın bilgisine kitaplardan ya da internetten değil insanları konuk ederek ulaştılar. K2 öncesi üniversite dışında birlestirici sosyal mekanın olmayışı sanatçıları devam etmek istiyorlarsa kaçmaya zorluyordu. Kentin birbirinden habersiz yaşayan ve izole sanatçıları genellikle alansızlıktan sanatı bırakıyorlardı. K2 genç yeni mezun sanatçıların varlık gösterebilecekleri sosyal alan da k2 ile gelişti. Bu sosyal alan gerçekler zemininde, dikte etmeyen, açık eğitim alanı oldu.

Tridad Zolgahr’ın bir röportajında iranlı santçıların alan bulamamasından bahsediyordu . Ancak sözcünün Berlinde merkezde yaşıyor olması bundan sonraki önerilerin, fikir beyanlarının ya da saptamaların da buradan geleceğini gösteriyor. Sanatın geleceğini k2 benzeri yapılarda bulan buyuk kurumlar tarafından gerceklestirilen birçok tartışma var. Neden bir durumu bizzat yaşarken başkaları senin hakkında tanımlamalar getiriyor ve problemlerinin artikulasyonu sağlıyordu.

K2 de paylaşılan temel anlayışın gerçekten de şiddetli tutuculuktan, açık görüşlülüğe ve burdan -tamamen benim kişisel görüşüm- eleştirelliğe doğru yöneldiğini düşünüyorum. Bu son durum biraz k2 de sanatçı olarak başka bir rolü üstlenerek sanatın kurumları kişileri ve genel olarak bu mekanizmanın nasıl işlediğine dikkat geliştirmenin getirisi. Uluslararsı sanat sistemi ve sanatçıların bunun içinde nasıl bir konumu tercih ettiklerini örnekleriyle görme şansı bulmam hatta bunu ilgi konusu yapmamla gelişti. Bu “eleştirellik” durumunu özellikle bir nevi sistem eleştirisi olması açısından alıyorum yoksa sanat eserinin kendisindeki politik temalandırma ya da yaklaşım değil o başka bir konu. Platform da yapılan Focus Istanbul toplantısından*, Pelin Tan ın gerçekleştirdiği Alternatif mekanlar workshobu* veya Vasıf Kortun'un YKY de gerçekleştirdiği doksanlarda turkiyedeki sanat hakkındaki konuşmasında* -aslında ummadığım- zihin parlaması anları nedeniyle söylüyorum. Bu belli ligleri kavramama da tekabül eder. Belki Hüseyin Alptekin’in belki kendisi hiç hatırlamaz ama izmir’de sohbet esnasında söylediği birkaç şey dahil. Vasıf Kortun'un konuşması önemliydi zira orda önemli birşeyden bahsetti o dönem türkiye de birşeyler yapmak için çabalamaya basladıklarında Hüseyin Alptekin ile tartıştıkları “ yörünge dışında” birşeyler yapabilmenin olanaklılığı üzerine… Bu biraz da her tür alternatifin oluşturulabilmesi için gerekli bir süreç, ya dahil olup devam edersiniz ya da eleştirip yerine yenisini koymak …?belkide doğrusunu koymak.

Ya da Iskandinav ülkeleri, Lübnan, Ermenistan Pakistan ve Romanya’daki sanat ortamı ve oradaki sanatçıların bakışını öğrenmek de kabaca amaçlarını niyetlerini görmek de birşeyler kazandırdı. Sanat sistemi içinde belirgin hiyerarşiler, kanallar ve sanatçıların tercihlerini değerlendirmek önemliydi. Özellikle periferide yer alan ülkelerde sanatçıların seçtikleri “işlerini dışarısı için üretme” ve dışarıdan gelecek destek olmaksızın birşeyler üretememe durumu sözkonusu, aşırı pasif, zararsızlaştırma politikasını sindirmiş, işine konsantre olmaya çalışırken aslında nereye konulduğuyla ilgilenmeyen sanatçı figürü çoğunluğu yansıtıyor. Ve bu türden bir bilgiye ulaşmak için de sanat eseri üretmek değil bizzat sergilemek veya ilgili operasyonel organizasyona yönelik çalışmak gerekiyor. K2 eğitim sürecinde alternatif sanat karekterleri de üretti. Ayni zamanda problemli cografyalarin ya da ölü bölgelerin aktif katılım ve işbirliğiyle nasıl hareketlenebilecegine ve işleyebileceğine ilişkin somut bir örnek aynızamanda.

No comments:

Search This Blog