Bir Adres

Taşınıyor musun Elmas?

Yok hayır. Ben daha çok, yerleşiyorum.

----

Bir bankada kendimi tutamayıp bağırmışlığım var:

"Peki ben bir yerde oturmuyorsam ya evim yoksa... Banka hesabım olamayacak mı? "

Hesap açtırmak için ya bir ikametkah ya da bir su-elektirik faturası görmek istiyorlar. Ben de dedim ki bankaci kadina," Yok! Benim ikamet ettiğim bir yer yok! ". İnsanlar bana baktı kaldı, etrafımdakilerin benim kim? olduğum hakkındaki akıl yürütmelerini gözlerinden okudum. O gün üzerimde ekoseli bir palto, sıradan bir pantolon ve siyah deri topuksuz çizmeler vardı. Saçlarım giysilerim temizdi, uyku sorunum olduğu için muhakkak dinlenmiş bir yüz göremediler. Evim yok diye sesini yükselten bu kız evsizlere, sokakta uyuyanlara benzemiyordu. Herkesin bir evi vardı, bu kızın niye yoktu??! Hem yok gibi de değildi.

Bankadaki görevlinin cevabı da ilginçti. Ayak üzeri Case study misali.

"Ben bir araştırayım bu konuyu? Daha önce hiç rastlamadım, üzgünüm."

Malmö'den Stokholm'e gideceğim sırada Luca'nın yardımıyla tren bileti alışımı hatırlarım. Luca'nın, durup durup "discrimination!" deyişini...Nakit para ile çalışan bilet gişesi kapanmıştı, tek çalışan banka kartı geçerli bir otomattı. Benim kartım ise yurtdışında geçersizdi.
Yalan dünya.

---

Adres yok ama ev bol tabi, kollayan, desteğini esirgemeyen de çok, sağolsunlar. İzmir'de var tabi ev, "benim" değil daha çok Anne-Baba evi benim icin, ziyarete gittiğim bir odası bana tahsis edilmiş ev hatta annem ve babam Karaburun'a taşınınca bir dönem benim yalnız yaşadığım bir ev olsa bile. Ordan çoktan ayrıldım kafam bedenim hepimiz göçtük ama hiçbiryere de ev demedim galiba ondan sonra. Seyahat ettim, aralarda istanbulda çok sevgili arkadaşlarda mülteci oldum. Ama adres yok yine. Hayır herhangi bir adres kulllanamayacağımdan değil benim nerede olacağımın belirsizliğinden de işler hep karıştı.

İşte tüm bunlar benim de bir ev kiralamamla az önce sona erdi. Hiçbirzaman tek bir posta almasamda bir kağıda adresimi yazabiliyor olmak bana nasıl keyif verdi anlatamam.

Meselem biraz da Virginia Woolf hesabı, Kendine Ait Bir Oda.
Biraz da "A Gypsy had a House" Taraf de Haidouks şarkısı.

Kopenhag'da işlerin yoluna girdiğini farkettim, çalışabiliyordum, okuyabiliyordum bir huzur hali duydum. Yok bu memleket temiz düzgün onun huzuru değildi bu, bu bir evdi, yemeğe içmeye kahveye davet ettiğin birkaç eş dost, uydurma meşguliyet için alan, sanatçı işi bu ya hep meşgulsun... Ev bu meşguliyetlerin kalesi. İşte orada tahlilim bu oldu. Kopenhag'da olmam gerekirken zamansız yerleşme girişimim bundandır.

----

Evi çevreyi tanımaya çalışıyorum. Yeni bir lisan öğreniyor gibiyim. Karakter sahibi odaları olan ahşap eski istanbul evi, cumbası ve sera balkonu var, güzel bir ev.

Yerdeki güzelim ahşaplar üzerine serilmiş korkunç muşambaları söktüm, cumbadan aşağıya keyifle attım, boya yaptım, temizledim. Sanki açılışa yetiştireceğim bir iş gibi planlar araştırmalar hesaplar düşünmeler.
Şerit metre, yıldız tornavida, temiz yastıklar...

Üs katta hiç büyüyememiş işsiz gangsta gençler yaşıyor, alt katta da Daniel var arada flüt çalıyor 10 yaşlarında bir kara çocuk annesi ve rahip babası, alttaki diğer dairede ise sürekli seyahat eden ve yılda birkaç kez evine uğrayan yanlız bir adam varmış rivayete göre ben hiç görmedim emlakçı söyledi.

Sıcak da eşlikçi.

----

Ev sen dolaşsan da kitaplarının durduğu yer. Dışarıdan heryerden sevdiğin şeyleri karınca gibi taşıyıp koyduğun yer.
Ama en doğrusu galiba Adnan'ın söylediği:

"İnternet neresi ev orası"

3 comments:

dino said...

ben bütün bu işleri bırakıp direk geliyorum. prag moda haftası beklesin :)

perşembe come back, i will call you. buradan herkese duyurulur.

Unknown said...

hayirli, ugurlu olsun diyorum.

Danimarka Prensi said...

“... Başımızı soktuğumuz bütün evlerin anılarından, oturmayı düşündüğümüz bütün evlerin ötesinde, içtenlikli ve somut bir öz çıkarabilir miyiz? Öyle ki, bu öz, içimizde sakladığımız tüm içtenlik imgelerimizin benzersiz değerini doğrulasın? İşte temel sorun bu.”

Gaston Bachelard

P.S. Ev, güle güle otursun, sende.

Search This Blog