Hakkarim Net

Leyla Zana'nın mecliste cesurca Kürtçe yemin ettiği ve bu yüzden içeri girdiği dönemi hatırlıyorum. Bu kararlı ve o zamanki şartlarda mesajı dolaysız olan bu harteketine karşılık bu gün gazetede gördüğüm( Radikal) bu üretilen politika hiç hoşuma gitmedi. İlerletildiğinde bu bakışın nasıl bir milliyetçilik türeteceğini anlamak canımı sıktı.

Hem Kürt hem de Türk milliyetçiliğine yatırım.

Anadilde eğitim için miting yapılması önemli çok çok önemli, ama beni şaşırtan Batman'daki bu mitingde Kürtlere "Türkçe gazete okumamalarını ve Türkçe televizyon kanallarını izlememelerini" söylemesi oldu. "Kürtçeden başka bir dilde mecbur kalmadıkça konuşmamak" da ne kadar sorunun çözümüne yönelik, anlayamadım?

Oysaki esas Kürtçe konusunda bilinç geliştirmesi gereken Türklere yönelik bir çalışma yapılması gerekiyor. Türkiye'de büyük bir kitle tarafından Kürtçe bir "dil" olarak görülmüyor maalesef. Kürtçe daha çok bir "ülke bölme aracı" olarak tahayyül ediliyor, şimdi bu görüşe kabartma tozu ekmenin hiçkimseye faydası yok. Önermeyi anlıyorum, ama mevcut şartlarda bu politika sanki gerçekten Kürtçenin geliştirilmesine hizmet etmektense, daha çok Türkçe konuşan büyük çoğunluğu düşman etmeye yarıyor. Yetmiyormuş gibi bu açıklamanın üzerinden düşmanlık üretilmesine araç olmak, bu fena. Üretilen politika kısaca tehlikeli birtakım karşı karşıya gelmeleri doğuracak faşizan bir önerme. Bir kere bir şeyi yapma! demek ne kadar özgürlükçü, özgürlük ararken.

Diğer taraftan geçmişte daha yoğun olmak üzere yaşanan, bir tek kendi anadilini bilen-konuşan ama egemen otoritenin dilinden mahrum olanların politik katılımcılığının sekteye uğraması meselesi var. Oy kullanamıyor, devlet dairesinde resmi hiçbir alanda varlık gösteremiyorsun yanlızca Kürtçe biliyorsan. Türkçeyi kullanamamanın bu vahim sonucu, devlet tarafından yoğunlukla Kürt nüfusun olduğu bölgelere sistematik olarak gösterilen adaletsiz yaklaşımın, zaten ülke genelinde problem olan eğitime yatırımın bu bölgelerdeyse iyice eksik olmasının sonucuydu. Bu şimdilerde o denli sorun değil sanıyorum.

Olabildiğince Kürtçe konuşmaya ve gençlerin kürtçe öğrenmelerinin gerekliliğinden bahsetse... Kürtçe çıkan yayınları almaları ve okumalarında ısrar etse, kürtçe için uygulanan sansüre karşı birlikte hareket etmeyi önerse mesela ne kadar yerli yerinde olurdu? Yasaklardan dolayı yazılı metin üretiminde yetersiz kalmış bir dil Kürtçe. Bir sürü çaba var yayınevleri kitaplar dergiler... Anadilini korumanın ve gelişmesine destek vermenin yolu bir diğer dile yasak önermesiyle mümkün değil.

Bunun dışında sansürün özellikle de kürt yayıncılığına karşı devletin tutumu ortada buna karşı ne yapılabiliri birlikte düşünmek gerekiyor belkide.

İlköğretim ders kitaplarına konulacak* bir tane kürtçe metin değiştirebilir birçok şeyi. Mem Ü Zin mesela. Karşılıklı iki sayfa bir sayfa kürtçe diğeri türkçe çevirisi. Sınıfta Kürtçe okuyabilen birisi varsa o okur olmassa türkçesi incelenir. En azından başlangıç olarak Ingilizce, Fransızca gibi Kürtçe olur ufak yaşta insanın kafasında.

Kürtçeyle ilgili esas sorun, Türklerin bakış açısı.

---
* Bu ders kitaplarından öncelikle çıkması gerekenler var gerçi.


Kürtçe-Türkçe Sözlük:

http://www.enstituyakurdi.org/modules.php?name=News&file=article&sid=14

http://www.hakkarim.net/cgi-bin/yenisozluk.cgi/goster#%FCst

http://www.kars36.com/ferheng/

ilgili haberler:

http://www.taraf.com.tr/haber.asp?id=16663
http://www.taraf.com.tr/haber.asp?id=16737
http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=Detay&ArticleID=898155&CategoryID=78
http://www.diyarbakirsoz.com/haberdetay.asp?NewsId=12212

4 comments:

Unknown said...

buna kötümser yorum: baskici egemenlige karsi koyanlarin kendilerinin de baskici olmasi maalesef muhtemel gibi görünmekte. mesela filistin devet(ler)i su halleriyle beterin beteri, ve bunun sucunu israile atmaktansa siddetin getirdigi cürük siyasi kültürü irdelemek de gerekir diye düsünüyorum. en taninmis istisna tabiiki mandela/güney afrika fenomeni. aceba sahislarin rolleri (agency-structure tartismasi) sanildigindan daha mi önemli? yoksa bir ülkenin "political culture"inin tarihi mi agir basiyor?

ElmasDeniz said...

Sagol yorumuna.

Bana kalirsa "political culture" daha belirleyici ve zannedersem (agency-stucture) sahislarin rolleri de bunun bir parçasi.

Mesela yaklaşım tarzı olarak Zana, halkı ne yapacağını bilmeyen bir kitle olarak karşısına alması. Retorik. Diyor ki sunu yap bunu yap. Bu yillardir turk politikacilarinin da kurdugu bir dil.

"Parochial" halkin politik katilimciligi asiri zayif(latilmis). muhalefet de politika da devlet tarafindan uretiliyor -ve hatta bazen acik bazen de kılıfına sokarak- Devlet ya da bir ulus veya milliyetin politik temsilinde de ayni patern isliyor.

Dogru muyum?

Ayrica kendilerinin mecliste kürtçe konuşma girişimleri makul. mecliste aktivist politikacilar...

Peki sorularina senin cevabin var miydi?

Unknown said...

parochial, aynen. bunu degisime ugratmak asil cözüm yollarini acabilir. sehirlesme ve aile baglarin zayiflamasi bunda rolü olabilir. bu tabiiki popülizm, fasizm ve baska asiri siyasilesmeleri de beraberinde getirmekte. ama yerli mandela beklemekten daha gercekci. kemalistlerin sokalara dökülmesi bu anlamda "modernite"nin asil göstergesi. ama asiricilik da tehlikelerden biri, fasizm cünkü cok modern bir olgu. sinifsizlik inanci filan.

ElmasDeniz said...

Son derece katılıyorum fikrine. Türkiye de politik kültürün değişmesi şart.

Ciddi bir ekonomik durum da var ki esas değişimin önünde engel. Zira bireyin politik katılımcılığı -oy vermenin dışında- kendi politik görüşünü üretmesi bağlamında ve de bu görüşün etrafında isteklerini dile getirmesi de yine ekonomik güç sahibi olmakla ilgili.

Yine sivil toplum örgğütleri, inisiyatifler veya bireysel bazda sivil itaatsizlikler de ekonomik gücün olmayışından gelişemiyor.

Dünyanın zengin uluslarının "politik kültürlerine" bakınca, aslında -görece-demokrasinin ve kaliteli yönetimin buralarda oluşabildiği genellemesini de yapabiliriz belkide.

Örnek; Finlandiya 'da % 2 si tarafından konuşulan bir dil okullarda mecburi okutluyor.

Dediğin "modernite" göstergeleri çok ilginç ben daha önce dikkat etmemişim meseleye.

Baktım da yorumlar alt alta röportaj gibi gelişmiş. Yok mu başka katılan? :)

Search This Blog